Sosyal medyadaki “T A M A M” çıkışı, milletin dışlanan kısımlarının gür bir sesle milletin sadece AKP ve Bahçeli seçmeninden ibaret olmadığını haykırması açısından önemlidir.
24 Haziran seçimleri bir “erken seçim” değildir, bir oyundur. Gerçekte faşist rejim, muhalefetin tam anlamıyla hazırlıksız yakalandığı koşullarda, her türlü devlet imkânını kullanarak, hile ve manipülasyona başvurarak kitleleri bir oldubitti ile karşı karşıya bırakmayı, seçim oyunuyla kendisini sandıkta...
Faşist tek adam diktatörlüğünü meşrulaştıran, Saraydan aldıkları güçle karşıtlarına saldıran ünlüler, devletin gücüne şevkle boyun eğmektedirler. Ülkenin kaderinin tek adamın eline verildiği, her geçen gün savaşa daha fazla dâhil olunduğu, muhalif seslere tahammülsüzlüğün arttığı, toplumsal gerilimin yükseltildiği...
Gerek Ortadoğu savaşında gerekse de Türkiye’deki rejimin gidişatında yeni bir evre anlamına geldiğini söylediğimiz Afrin savaşı ve onunla aynı dönemde AKP-MHP ittifakı tarafından seçim yasasının değiştirilmesi, faşist kurumsallaşma sürecinin tamamlanması anlamına gelen önemli bir dönüm noktası olmuştur. Rejim...
Anti-emperyalizm kavramını milliyetçiliğin cirit attığı bir çiftlik olmaktan kurtarmak için uyanık ve kararlı bir tutum içinde olmak gereklidir. Aksi takdirde geniş emekçi yığınlardaki büyük emperyalist güçlere karşı tepkilerin en gerici amaçlarla istismarı kaçınılmaz hale gelir.
Her dönem kapitalist sistemin en önemli ideolojik aygıtlarından biri olan medyanın özellikle olağanüstü dönemlerde arzu edilen kitle psikolojisini oluşturmada oynadığı gerici rolü tarihteki örneklerinden de biliyoruz.
Suriye savaşı pek çok açıdan bir düğüm noktasıdır. Meselâ önümüzdeki dönemde emperyalist savaşın nasıl biçimler alacağını, İran’ın durumunun ne olacağını, Kürt halkının kaderinin nasıl şekilleneceğini, bu arada Türkiye’nin emperyalist kamplaşmada tam olarak nerede yer alacağını belirli ölçüde Suriye’deki durum...
CHP’de esas olarak devlet içinde güçlü olan statükocu burjuva güçlerin iradesini yansıtan, devletçi Kemalist milliyetçi tutucu bir eğilim çoğunlukla baskın olmuştur. Devletçi eğilimin oluşturduğu kafes hiçbir zaman tam olarak kırılamamışsa da, ilerici eğilimlerin partideki etkisi zaman zaman önemli sonuçlar...
Faşist tırmanma süreçlerinde bu türden oluşumların ortaya çıkması devrimciler için elbette beklenmedik bir durum değildir. Faşizmin hangi tarihsel örneğine bakılırsa bakılsın böyle yapıların oluşturulduğu ve onlara yol verildiği görülür.
“Bilimsel zihniyet”, “bilim kuruluşları” gibi sıfatlarla üstü örtülen şey azgın bir militarizmden başka bir şey değildir. Faşist Erdoğan’ın gençlerin önüne koyduğu hedef insanları öldürmek üzere silah üretmektir.
Gelinen aşamada Türkiye’deki Kürt sorununu iç siyaset alanıyla sınırlı ele alamayacağımıza göre, böylesi riskli bir saldırganlığı, sadece, 2019 seçimlerine “giderken” Erdoğan’ın elini güçlendirme çabası olarak düşünemeyiz.